2025 2024’TEN DAHA ZOR BİR YIL OLACAK

PROF. DR. EMRE ALKİN I EKONOMİST / İSTANBUL TOPKAPI ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ

Merkez Bankası beklendiği gibi faizlere dokunmadı ve önceden hazırlandığı belli olan bir açıklama metnini paylaştı. Metni okuyunca şu maddeler öne çıkıyor:

- Enflasyon düşüyor ama henüz tehlike geçmedi

- Parasal sıkılaştırma devam edecek

- Talep düşüyor ama yeterli değil, maliye politikası yeni destek vermeye başladı

- Hizmet fiyatlarında iyileşme başladı ama işlenmemiş gıda fiyatlarında katılık devam ediyor.

Açıkçası metne bakınca “Aralık ayında faizi düşürürüz” gibi bir mesaj almadım. Ancak birçok analist 250 baz puandan daha düşük bir indirim sinyali aldıklarını söylüyor. Bence akıllarında olanı teyit etmek istedikleri için böyle söylüyorlar. Düşük faiz ortamına girmeden finans kurumları sürekli risk altında olacak. Sorunlu kredilerin payının arttığı, konkordatoların tahsilatı zorladığı zaten biliyor. Tabii, Merkez Bankası mecburen “enflasyonla mücadele iyi yolda” diyor, yoksa bu zamana kadar söylediklerini inkar etmiş olacak. Ancak metinde tehlikenin geçmediği ve risklerin hala dikkate değer şekilde var olduğunu söylüyor.

YATIRIMLAR VE TALEP SAĞLIKSIZ YAVAŞLIYOR

Diğer taraftan ücret ayarlamaları hakkında bir söz sarf etmemeleri, enflasyon raporu toplantısındaki hatalarının farkına vardıklarını gösteriyor. Fakat jeopolitik risklerden bahsetmemiş olmaları da açıklama metninin çok önceden hazırlandığını gösteriyor. Bölge ateş topuna dönmüş durumdayken sadece iç dinamiklerden bahsetmek pek doğru olmamış.

Merkez Bankası yönetimi anlaşılıyor ki, konkordato ilan eden şirketlerin piyasadaki etkisini görmezden geliyor. Talep düşüşünün faizin yüksekliği değil yükselen hayat pahalılığı olduğunu da göz ardı ediyor. Özetle oldukça sağlıksız bir şekilde önce yatırımlar sonra da talep yavaşlıyor. İnsanlar “harcamaktan vazgeçtim tasarruf edeceğim” demiyor, “takatim kalmadı, satın almaktan vazgeçtim” diyor. Bu arada “maliye politikasının devreye girmesi” kamu harcamalarının azaltılması değil vergilerin artırılması olarak kavrandığı için enflasyonun yapışkanlığını artırıyor. Ekonomi yönetimi “ne pahasına olursa olsun” diyerek hedefe varmak için ülkeye büyük bir maliyet ödetiyor.

Tüm bunlar 2025'in 2024'ten daha zor bir yıl olacağını gösteriyor. “Kötü geride kaldı daha kötüsü geliyor” dediğim zaman bunu “kararlılık gösteren” değil “inat eden” ekonomi yönetimine bağladığımı sürekli anlatıyorum. Rantiyeyi sevindirip vatandaşı üzen bir reçete sadece inattan devam eder.

 

ENFLASYON VE CARİ AÇIK

Ekim ayı enflasyon oranları geçenlerde açıklandı. TÜFE yüzde 2,88 ile beklenenden yüksek geldi. Halbuki bir haber kanalının ekim ayına ilişkin düzenlediği enflasyon anketine katılan 19 kurumun ortalama beklentisi aylık yüzde 2,5 seviyesindeydi. Buna göre ekimde yıllık enflasyonun da yüzde 48 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyordu. Açıklanan yüzde 48,58 oldu. Bu arada ekim enflasyonu için en düşük aylık beklenti yüzde 2,1 olurken en yüksek beklenti yüzde 3 olarak söylenmişti. Daha önceki raporlarda belirttiğim gibi tahminlerin ortalaması gerçekçi bir yaklaşım değil. Yine de yüzde 2,5 'ten daha düşük çıkmasını biz de beklemiyorduk. Nitekim öyle çıktı. Söylediğimin teyidi şuradan yapılabilir: Ekim için en yüksek enflasyon tahmini yüzde 48,8 olmuş en düşük tahminse yüzde 42,5 seviyesinde olmuş ki, yüksek söyleyenler isabet kaydetmiş gözüküyor. Ankete katılan kurumların 2024'e ilişkin yıl sonu enflasyon tahmini bir önceki anket dönemine göre 2 puan artarak yüzde 44 olmuş. Böylece TCMB'nin yıl sonu tahmini olan yüzde 34-42 aralığını üst bandını aşılmış oluyor.  Zaten ekim ayına ait yüzde 48,58 'lik TÜFE işlerin doğru gitmediğini gösteriyor.

Tabii, 2024 yılının sonuna ilişkin en düşük tahminin bile yüzde 42 seviyesinde olması, hem OVP hem Merkez Bankası öngörülerinin doğru çıkmayacağını bize anlatıyor. Yılın bitimine az kala açıklanan OVP'de bile 2024 için hatalı öngörü yazanların 2025 için beklentileri zaten doğru çıkamaz. Bozulmak, gücenmek yok.

‘SÜRDÜRÜLEBİLİR CARİ AÇIK’ HEDEFLENMİŞ

Bu arada Ankara’dan gelen “2025 sonunda enflasyon yüzde 20'nin altına olacak” açıklaması, yüzde 17,5’ten daha yüksek çıkacağını ima ediyor desem yanlış olmaz. Buradan da anlıyoruz ki 2025 yılında resmi enflasyon en az yüzde 25 civarında olacak. Çünkü 2024 yılın için önce yüzde 36 sonra yüzde 38 ve nihayetinde yüzde 42 hedeflenmişti. Merkez Bankası beklenti anketlerinde vatandaşların hala yüzde 70'e yakın 12 aylık enflasyon beklentisi, ekonomi yönetimine güven duyulmadığını gösteriyor. Genellikle vatandaşların beklentisi kamunun beklentilerinden daha isabetli olduğu için 2025 ile ilgili endişelerin arttığı söylenebilir. Ekonomi yönetiminden gelen açıklamalar da yüreklere su serpmiyor. Bir de şu cümleye takıldım: “Sürdürülebilir cari açığı kalıcı hale getireceğiz” demiş.

Böyle bir açıklama peşinen yenilgiyi kabul etmek anlamına geliyor. Buna göre ihracatta katma değeri artırarak ve döviz kazandırıcı faaliyetlere ağırlık vererek cari fazla verme ihtimalimiz tamamen “imkansız” olarak kabul edilmiş oluyor. Ekonomi yönetiminin üzerinde çok çalışılmadan açıklama yapmaması üzerine çok uyarıda bulundum. “İletişim bacağı eksik” diye ısrar ettim. Maalesef haklı çıktım.

Atanan kişilerin yarattığı ilk heyecan 1,5 yıl sonra yerini endişeye bıraktı. Bir önceki ekonomi yönetimine 2 yıl tahammül gösterenler, bu yönetime de gösterecektir mutlaka. Ancak bekleyiş mutlu sonla bitmeyecek gibi gözüküyor.

BUSINESS LIFE