RÖNESANS HOLDİNG ONURSAL BAŞKANI DR. ERMAN ILICAK, KORUMACILIĞIN ARTTIĞI, TEDARİK ZİNCİRLERİNİN YENİDEN ŞEKİLLENDİĞİ YENİ DÖNEMDE “TÜRKİYE İÇİN FIRSAT BÜYÜK” DİYOR. DEİK TÜRKİYE-ALMANYA İŞ KONSEYİ BAŞKANI MEHMET ALİ YALÇINDAĞ, “OYUNU ALMANYA İLE KURACAĞIZ” DİYE KONUŞUYOR. GÜROK GRUP YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ ESİN GÜRAL ARGAT, “GELECEK İÇİN DÖNÜŞÜM PROGRAMINI BAŞLATTIK” DİYOR. TAV İNŞAAT YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA SANİ ŞENER, GELECEĞİ TAHMİN EDEMEDİĞİMİZİ HATIRLATIYOR. PASİFİK TEKNOLOJİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ M. SELMAN DÖNMEZ İSE “KRİTİK TEKNOLOJİLERDE DIŞA BAĞIMLILIK STRATEJİK BİR RİSK” DİYOR.
DR. BAHADIR KALEAĞASI I b.kaleagasi@businesslife.com.tr
Gümrük tarifesi çatışmaları, teknoloji rekabeti, finansal piyasalarda çalkantılar, savunma sanayisi öncelikleri, kritik ham madde iştahı, sosyal mühendislik denemeleri ve iklim değişiklikleri... ABD'de Trump devri geride kalıcı izleri, son 50 yılın küreselleşmesine bir antitez savı ile tarihin akışına diyalektik sentezler bırakacak. Bu arada Avrupa Birliği teknoloji ve savunma alanlarında güçlenecek, kıtasal ölçekte esnek entegrasyon gelişecek. Bu, Türkiye için çok önemli! Çin yapay zeka, uzay, nükleer füzyon ve kuantum bilişim gibi devrimsel teknolojik alanlarda 21. yüzyılın bir süper gücü olacak; tabi iç kırılganlıkları ve diğer ülkelerin politikalarının sınırlamalarına da tabi olacak. Bu dönemde Türkiye’nin acil olarak demokratik, hukuksal, ekonomik ve sosyal istikrara ihtiyacı var. Adalet, hukuk, güvenlik, eğitim, teknoloji, yeşil dönüşüm, cinsiyet eşitliği ve özgürlüklerle yükselen yaratıcı bir ülke olmayı başarmalıyız. İşte Türk şirketleri de bu yönde ilerleyen bir ülkede küresel rekabet güçlerini koruyabilir; jeopolitik analizlerle günlük iş akışlarını başarılı bir şekilde bütünleştirerek teknolojik değişimi kucaklayarak yıldızları parlar.Bazı şirketler ait oldukları ve yegane yaşam alanları olan uygarlığa hizmet ediyorlar.
DR. ERMAN ILICAK I RÖNESANS HOLDİNG ONURSAL BAŞKANI
“TÜRKİYE İÇİN FIRSAT BÜYÜK”
“Korumacılık artıyor, tedarik zincirleri yeniden şekilleniyor. Enerji ve üretim, yerelleşiyor. Bu dönüşüm, bizim gibi ülkeler için büyük fırsatlar sunuyor.”
Bizim hikayemiz, yurt dışı müteahhitlik hizmetleriyle başladı. Bugüne kadar toplamda 50 milyar dolarlık proje gerçekleştirdik. Bunun yüzde 70’ini yani yaklaşık 35 milyar dolarlık kısmını yurt dışında gerçekleştirdik ve dünyada bu alanda birçok ilke imza attık. Avrupa’nın en uzun tünelinden en yüksek binasına, dünyanın en büyük GTG tesisinden fazla sismik izolatör içeren binasına kadar geniş bir yelpazede çalıştık. Sonrasında gayrimenkul, sosyal altyapı, yenilenebilir enerji ve bugün de endüstriyel tesis yatırımlarını kapsayan büyük bir yatırım holdingi haline geldik. Son 15 yılda Dünya Bankası’nın yatırım kolu IFC ve EBRD gibi paydaşlarımızın büyük katkıları ile işlerimizi sürdürülebilir kalkınma hedeflerine uygun şekilde yapılandırdık.
DOĞRU PROJE DOĞRU İŞ ORTAKLARIYLA
Rönesans Holding olarak iş modelimiz doğru projeyi doğru iş ortakları ile geliştirip olması gerektiği zamanda ve şekilde tamamlama üzerine kurulu. Singapur devlet fonu GIC, Fransız altyapı fonu Meridiam Infrastructure, Japon ticaret devi Sojitz, Samsung C&T, TotalEnergies ile bu modelin başarılı örneğini deneyimledik. Türkiye’de bugüne kadar birçok alanda iş ortaklarımızla birlikte 10 milyar dolar yatırımı hayata geçirdik. Bu projeler çok daha büyük bir dönüşüme öncülük etti. Bütün bu deneyimlerle ve bir araya getirdiğimiz paydaşlarla önümüzdeki dönemde dış ticaret açığımızı azaltmaya yönelik projelere odaklandık.
“SANAYİ YATIRIMLARI ARTMALI”
Günümüzde küresel ekonomide büyük değişim rüzgarları esiyor. Korumacılık artıyor, tedarik zincirleri yeniden şekilleniyor. Enerji ve üretim, yerelleşiyor. Bu dönüşüm, bizim gibi ülkeler için büyük fırsatlar içeriyor. Özellikle endüstriyel makine, plastik ve kimya, endüstriyel ve kıymetli metallerin ithal edilmesinden kaynaklanan dış ticaret açığının azaltılması için ise stratejik ağır sanayi yatırımlarının gerçekleştirilmesi gerekiyor. Son 10 yılda Türkiye’de, büyüklüğü 500 milyon doların üzerinde, savunma sanayi başta olmak üzere toplam yaklaşık 20 milyar dolarlık sanayi yatırımı yapılmış. Ama yeterli değil. Bu alandaki dış ticaret açığını azaltmak için önümüzdeki 5 yılda bu tür projelere her yıl en az 12 milyar dolar olmak üzere toplam 60 milyar dolar kaynak ayrılması gerekiyor. Bu ölçekte bir yatırım hamlesi yapılması durumunda, GSYH’de yıllık 15 milyar dolar artış, dış ticaret açığında ise 10 milyar dolarlık bir azalma sağlanabilir.
“TÜRKİYE’NİN SANAYİ HAMLESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
SOSYAL ALTYAPI DÖNÜŞÜMÜ Yıllar önce EBRD ile çalışmaya başladık, belirli bir seviyeye geldikten sonra ilişkileri geliştirdik. EBRD ile yaptığımız belki de en zor proje, Türkiye’nin sağlıktaki dönüşümü oldu. EBRD, dünyanın dört bir tarafındaki bilgilerini paylaştı. Bunun sonucunda Türkiye yurt dışından 15 milyar dolar finansman çekerek sağlık dönüşümünü gerçekleştirebildi.
“YANIMIZDALAR” IFC ile de yıllarca proje finansmanı konusunda çalıştık. Türkiye’nin zor koşullarında IFC her zaman yanımızda oldu. Şirket ortaklıklarını gerçekleştirdik. En son Kazakistan’daki PPP hastanesini beraber yapıyoruz. Her işe başladığımızda bu işin sosyal etkisi ne olacak dediler. Kârlılık en son konuştuğumuz konu oldu. Bu yüzden her iki bankaya da minnettarım. Türkiye’nin etki alanı geçen 20 yılda çok öteye gitti. Özellikle Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerimiz çok gelişti. Ardından Afrika ülkeleri ile ilişkilerimiz gelişmeye başladı.
ESİN GÜRAL ARGAT I GÜROK GRUP YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ
“GELECEK İÇİN DÖNÜŞÜM PROGRAMINI BAŞLATTIK”
“Jeopolitik dalgalanmalar, enerjideki dalgalanmalar, insan kaynağındaki profillerin ve ihtiyaçların değişimi, baş döndüren teknolojik değişimler olağanüstü bir baskı oluşturuyor. Gelecek için dönüşüm programını başlattık.”
Farklı birçok sektörde faaliyet gösteriyoruz. Her sektörün kendi içinde farklı dinamiği olmakla birlikte bunları yatayda kesen ortaklaşa konular var. Bunlar dijitalleşme, teknoloji, insan kaynağı gibi konular. Bütün bunları bir baskı unsuru olarak görmüyoruz. Biz değişim ve dönüşüm için önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Bu perspektifte 2022 yılında oturduk bu değişen dünya düzeninde ve özellikle son yıllarda pandeminin tetiklediği ve burada sürdürülebilir olarak büyümeyi yönetmek, sürdürülebilir olarak yenilikçiliği yönetmek gibi konuları irdelemeye başladık. Ve gelecek için dönüşüm programını başlattık.
DÖNÜŞÜME 25 MİLYON DOLAR
Bu programa 25 milyon dolarlık bir bütçe ayırdık ve 2025 yılında sürecimiz hala devam ediyor. Programımızı 3 ana başlığa böldük. Bunlardan bir tanesi dijital dönüşüm ve veri odaklı karar alma kültürünün oluşması. Bir diğer konu başlığımız enerji, sürdürülebilir büyüme ve sürdürülebilirlik. Bir diğer konu başlığımız da insan kaynağı olmak üzere kurgulandı. Bu stratejileri oluştururken mevcut yetkinliklerimizi, kaslarımızı ve iş modellerimizi baştan aşağı gözden geçirdik ve ihtiyacımız olan ve hem verimliliğimizi artıracak hem bizi geleceğe taşıyacak tüm süreçlerimizi yeniden yapılandırdık.
YENİ DÜNYA DÜZENİ NE İSTİYOR?
DİJİTAL DÖNÜŞÜM Özellikle teknolojik altyapıları gözden geçirdik ve bir dijital dönüşüm programını başlattık. Tabii dijital dönüşüm sadece teknolojiyi kullanmak demek değil. Aslında o bir kültürel dönüşüm ve bunu bir kültür haline getirmeniz gerekiyor.
VERİ DÜNYASI Değişim ve dönüşüm sadece bir kerelik yapılması gereken bir konu değil. Bu yeni dünya düzeninde değişimi dönüşümü yönetmek zorunlu hale gelmiştir. Bugünün dünyasında ve geleceğin dünyasında var olmak için şirketlerin veri dünyasına geçmesi gerekiyor. Oluşan verinin depolanması ve değere dönüşmesi gerekiyor.
MUSTAFA SANİ ŞENER I TAV İNŞAAT YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“GELECEĞİ TAHMİN EDEMİYORUZ”
“Bugünün rakamlarını biliyoruz ama geleceğe dair hikayeyi bilmiyoruz. Gelecekte ne olacağını bile tahmin edemiyoruz. Teknoloji çok hızlı gelişiyor. Teknolojinin bu gelişimine ayak uyduranlar ve uyduramayanlar olacak. Ne değişmeyecek ona bakalım. Değişmeyecek olan şey insan. Bunun yanında teknoloji çok ciddi şekilde gelişmeye devam edecek.”
1980’lerde iş hayatına atıldım ve o tarihten bu yana birçok ekonomik kriz ve siyasi çalkantıları tecrübe ettim. Çok zor dönemlerden geçildi. Bundan sonra kolay mı geçecek? Hayır. Hep aynı gidecek bu işler. Geleceğin önemi çok fazla. Bugün şirketinizin değeri, ülke ekonomisinin değeri nedir? Bu geleceğe dair hikayeye göre şekillenecek. Biz o hikayeyi bilmiyoruz. Bugünün rakamlarını biliyoruz ama geleceği dair hikayeyi bilmiyoruz.
“TEKNOLOJİ İKTİSADİ SİSTEME DAMGASINI VURACAK”
Gelecekte ne olacağını bile tahmin edemiyoruz. Teknoloji çok hızlı gelişiyor. Teknolojinin bu gelişimine ayak uyduranlar ve uyduramayanlar olacak. Ne değişmeyecek ona bakalım. Değişmeyecek olan şey insan. Bunun yanında teknoloji çok ciddi şekilde gelişmeye devam edecek. Neden devam edecek? Yani bilimin her çözülen probleminin yarattığı teknoloji ve o teknolojinin yarattığı ürünler bundan sonraki iktisadi sisteme damgasını vuracak.
“SOKAĞI BİLMEK ZORUNDAYIZ”
TEKNOLOJİLİK ÜRÜNLER Şimdi bundan sonra nasıl olacak? Bilimin her çözüm yarattığı teknoloji ve o teknolojilik ürünler bundan sonraki iktisadi sisteme damgasını vuracak. Bundan sonra hele Türkiye gibi ülkelerde, bütün dünyada ya yöneticilerin akademik kurumsal olması lazım ama bunun yanında Türkiye gibi ülkelerde de sokağı da bilmek lazım. Sokağı bilmezseniz geleceği göremezsiniz.”
M. SELMAN DÖNMEZ I PASİFİK TEKNOLOJİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ
“KRİTİK TEKNOLOJİLERDE DIŞA BAĞIMLILIK STRATEJİK BİR RİSK”
“Küresel ölçekte yaşanan çip krizleri, tedarik zinciri kırılmaları ve siyasi ambargolar, bize çok net bir şey gösterdi: Kritik teknolojilerde dışa bağımlılık, sadece ticari değil aynı zamanda stratejik bir risktir. Bu bilinçle Pasifik Teknoloji olarak tüm kritik alt sistemleri tasarım aşamasından itibaren bünyemizde geliştirecek şekilde yapılanıyoruz.”
Savunma sanayinde atılan her adım, ülkenin geleceğine yapılan yatırımdır. Bugünün dünyasında güvenlik, yalnızca savunma değil; veri güvenliğinden enerjiye, iletişimden ulaşıma kadar birçok alanda yerli teknolojinin varlığıyla sağlanabiliyor. Bu bilinçle attığımız her adım, sadece bir şirketin değil, bir ülkenin geleceğine yapılan yatırımdır.
“DÖNÜŞÜME KATKI SAĞLIYORUZ”
Pasifik Teknoloji, insansız hava araçları, kamikaze dronlar ve yapay zeka destekli sistemlerle Türkiye’nin savunma teknolojilerindeki dönüşümüne katkı sağlıyor. Değişen savaş konseptlerinde İHA’ların ve yapay zekanın rolü artarken özellikle insansız lojistik, görüntü işleme yazılımları, sürü sistemleri ve modüler çözümler üzerine odaklanıyoruz. Yerli ve milli bileşen kullanımını stratejik öncelik olarak görüyoruz ve sistemlerin birlikte çalışabilirliğini artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Küresel ölçekte yaşanan çip krizleri, tedarik zinciri kırılmaları ve siyasi ambargolar, bize çok net bir şey gösterdi: Kritik teknolojilerde dışa bağımlılık, sadece ticari değil aynı zamanda stratejik bir risktir. Bu bilinçle Pasifik Teknoloji olarak tüm kritik alt sistemleri tasarım aşamasından itibaren bünyemizde geliştirecek şekilde yapılanıyoruz.
“YERLİ TEDARİKÇİ AĞIMIZI GENİŞLETİYORUZ”
“MİLLİ SİSTEMLERLE GELİŞTİRİYORUZ” İnsansız hava araçlarımızda özellikle uçuş kontrol sistemlerimiz, görev bilgisayarlarımız, veri haberleşme modüllerimiz tamamen kendi milli sistemlerimiz olarak geliştirilip üretiliyor. Bunun yanı sıra yerli üreticilerle tedarikçi ağımızı genişleterek sürdürülebilir bir ekosistem oluşturmaya da çalışıyoruz.
ALTERNATİF TEDARİK KANALLARI Yine de maalesef özellikle çip, motor ve pil konularında halen ülkemizin kısmi dışa bağımlılıkları devam ediyor. Bugünün dünyasında bunların tedarikinde bir sorun yaşamasak da biz sürekli risk değerlendirmeleri yaparak, alternatif tedarik kanalları geliştirmeye çalışıyoruz.
KRİTİK STOKLAR Tabii en önemlisi de kritik stoklarımızı sürekli olarak güncel tutmaya çalışıyoruz. Bu bizim için olduğu kadar ülkemizde bu alt komponentlere bağlı teknoloji geliştiren tüm teknoloji geliştiriciler için kritik bir konu. Bu alanda ülke olarak da önemli yatırım adımları atılıyor. Bugünün dünyasında güvenlik, yalnızca savunma değil; veri güvenliğinden enerjiye, iletişimden ulaşıma kadar birçok alanda yerli teknolojinin varlığıyla sağlanabiliyor. Bu bilinçle attığımız her adım, sadece bir şirketin değil, bir ülkenin geleceğine yapılan yatırımdır.