ULUDAĞ ENERJİ KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRÜ YUSUF ZİYA YÜCE, “TOPLUMSAL FAYDAYI PAYDAŞLARLA BÜYÜTEBİLİRİZ” DİYOR. ESAS KURUMSAL İLİŞKİLER DİREKTÖRÜ BERRAK KUTSOY, “GELİŞİM İÇİN SORUMLULUK ÜSTLENİYORUZ” DİYE KONUŞURKEN IPEKYOL GROUP KURUMSAL İLETİŞİM VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ MİNE HOMRİŞ İLHAN, “KURUMUMUZUN SESİ VE VİCDANI OLMAYA ÇALIŞIYORUZ” DİYOR. PEPSICO TÜRKİYE KURUMSAL İLİŞKİLER VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KIDEMLİ DİREKTÖRÜ ESRA İREN, “DAHA İYİ BİR GELECEĞE OLAN UMUDUMUZ YEŞERDİ” DİYE ANLATIYOR. SABANCI HOLDİNG KURUMSAL MARKA YÖNETİMİ VE İLETİŞİM BÖLÜM BAŞKANI FİLİZ KARAGÜL TÜZÜN, “DAİMA İLERİYE DAİMA GELECEĞE DÖNÜK” DİYOR. SANOVEL İK VE KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRÜ DERYA ORAL, DENGELİ VE DEĞERLİ BİR YAŞAM İÇİN ÇALIŞTIKLARINI BELİRTİYOR. TÜRK TELEKOM KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRÜ ARİF SANCAKTAROĞLU İSE “HERKES İÇİN ERİŞİLEBİLİR YAŞAM HEDEFLİYORUZ” DİYOR.
Ö. SEYFETTİN BAYRAM I s.bayram@businesslife.com.tr
Günümüz dünyasında markaların yalnızca ticari başarıyla değil, topluma ve çevreye kattıkları değerle de öne çıkmaları bekleniyor. Kurumsal iletişim liderleri, bu dönüşümde şirketlerin vicdanı ve sesi olma rolünü üstleniyor. Toplumsal fayda üretmek, sürdürülebilir bir gelecek için adım atmak, daha adil ve erişilebilir bir yaşam hedefiyle hareket etmek; artık sadece sosyal sorumluluk projelerinin değil, kurumsal stratejilerin de ayrılmaz bir parçası haline geldi. Gelişimi sahiplenme, paydaşlarla ortak değer yaratma ve insana dokunan projeler geliştirme anlayışı, kurumları geleceğe taşıyan en güçlü iletişim dili oluyor.
FİLİZ KARAGÜL TÜZÜN I SABANCI HOLDİNG KURUMSAL MARKA YÖNETİMİ VE İLETİŞİM BÖLÜM BAŞKANI
DAİMA İLERİYE DAİMA GELECEĞE DÖNÜK
“Sabancı’nın 100 yıllık tarihinde, gençlere güvenmek, gençlerle aynı yolu yürümek her zaman ön planda oldu. Biz gençleri, geleceği birlikte inşa ettiğimiz yol arkadaşları olarak görüyoruz. Bu yol arkadaşlığı, Sabancı’nın 100 yılına yön veren ‘Bu topraklardan kazandığını bu toprakların insanlarıyla paylaşmak’ ilkesinin de en büyük itici güçlerinden biri.”
Bu yıl 100’üncü yaşını kutlayan Sabancı Topluluğu olarak “Birlikteliğin 100’ü” serisinin ikinci filmini, 19 Mayıs Atatürk’ün Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında sosyal medya hesaplarımızdan paylaştık. Filmde Atatürk’ün izinde, Sabancı’nın gençlere olan güvenini ve inancını vurguladık. İkinci yüzyılımızda da gençlerle birlikte çalışmaya, üretmeye, başarmaya devam edeceğimizin altını çizdik.
YOL ARKADAŞLIĞI
Sabancı’nın 100 yıllık tarihinde, gençlere güvenmek, gençlerle aynı yolu yürümek her zaman ön planda oldu. Biz gençleri, geleceği birlikte inşa ettiğimiz yol arkadaşları olarak görüyoruz. Bu yol arkadaşlığı, Sabancı’nın 100 yılına yön veren ‘Bu topraklardan kazandığını bu toprakların insanlarıyla paylaşmak’ ilkesinin de en büyük itici güçlerinden biri. Bu yaklaşım, bu sene büyük bir coşkuyla kutladığımız 100. yılımıza ilişkin çalışmalarımızın da temelini oluşturuyor. Biz bu tarihi dönüm noktasını geçmişe bir saygı duruşu olduğu kadar, bir gelecek vizyonu olarak ele alıyoruz. Çünkü Sabancı’nın rotası daima ileriye, daima geleceğe dönük. Gençliğin temsil ettiği dinamizm, cesaret ve yenilikçilik ruhu, bizim kurumsal değerlerimizle birebir örtüşüyor.
BAĞIMSIZLIK VE GENÇLİK İDEALİ
19 Mayıs’ın simgelediği bağımsızlık ve gençlik ideali, bizim için sadece bir tarihsel referans değil, aynı zamanda her gün rehber aldığımız bir ilham kaynağı. “Birlikteliğin 100’ü” serisinin ilk filmi, geçtiğimiz aylarda yayımlanmış; filmde Sabancı Topluluğu’nun kurucusu Hacı Ömer Sabancı’nın amcası Hacı Ahmet Sabancı ile birlikte Kayseri’den Adana’ya yürüyerek ulaşması anlatılmıştı. 100. yıl iletişimi kapsamında hazırlanan film serisinin diğer iki versiyonu da önümüzdeki dönemde yayına alınacak.
ARİF SANCAKTAROĞLU I TÜRK TELEKOM KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRÜ
“HERKES İÇİN ERİŞİLEBİLİR YAŞAM HEDEFLİYORUZ”
“Teknolojiyi iyilik ve faydaya dönüştürme vizyonumuzla toplumsal yaşamın her alanında erişilebilir çözümler üretmeye devam ediyoruz. Erişilebilir Tiyatro, Telefon Kütüphanesi, Sesli Adımlar ve Günışığı gibi öncü projelerle toplumun her kesiminin hayata eşit katılabilmesini destekliyoruz.”
Türk Telekom olarak “Türkiye’ye Değer” anlayışıyla teknolojiyi iyilik ve faydaya dönüştürerek, herkes için erişilebilir bir yaşam hedefiyle kurumsal sosyal sorumluluk projeleri yürütmeye devam ediyoruz. Erişilebilir Tiyatro, Telefon Kütüphanesi, Sesli Adımlar ve Günışığı gibi öncü projelerle toplumun her kesiminin hayata eşit katılabilmesini destekliyoruz. Engelliler Haftası kapsamında erişilebilirliği odağımıza alan etkinlikler düzenledik.
ENGELSİZ SANAT DENEYİMİ
Ana destekçisi olduğumuz Atatürk Kültür Merkezi’nde yürütülen Erişilebilir Tiyatro projesiyle görme ve işitme engelli sanatseverler engelsiz bir sanat deneyimi yaşıyor. Bu kapsamda, “Sonbahara Son Güller” adlı oyun canlı betimleme, özel sahne turu ve üst yazı uygulamalarıyla erişilebilir kılınarak, herkes için kapsayıcı bir sanat deneyimi sunuyor. Ayrıca görme engellilerin daha fazla sesli kitaba ulaşmasını sağlamak üzere Atatürk Kültür Merkezi Kütüphane’de “Kitaplara Ses Ver” atölyesi düzenlendi. Görme engelliler için gönüllü kitap seslendirmek isteyen Türk Telekom çalışanlarına özel düzenlenen atölye ile şirket çalışanlarının da erişilebilirlik alanında farkındalık kazanmasına katkı sunuldu.
BERRAK KUTSOY I ESAS KURUMSAL İLİŞKİLER DİREKTÖRÜ
“GELİŞİM İÇİN SORUMLULUK ÜSTLENİYORUZ”
“Bizim için iyi bir kurumsal vatandaş olmak yalnızca ekonomik değer üretmek değil, içinde bulunduğumuz toplumun gelişimi için sorumluluk üstlenmek anlamına geliyor. ESAS olarak bu kavramı etik değerlere bağlılık, çevresel ve sosyal duyarlılık, uzun vadeli fayda odağı ve paydaşlarımızla kurduğumuz güven temelli ilişkilerle somutlaştırıyoruz.”
Sürdürülebilir sosyal etkinin iş birlikleriyle çoğaldığına inanıyoruz. Bu bilinçle, sosyal sorumluluk yaklaşımımızı tüm paydaşlarımızla paylaşmaya, birlikte üretmeye önem veriyoruz. Gençlik, istihdam, kadının güçlenmesi gibi öncelikli alanlarda hem etki odaklı girişimlerle hem ortak projelerle kolektif bir değer yaratmayı amaçlıyoruz. Toplumu yalnızca destekleyen değil, onunla birlikte dönüşen bir yapı olmayı hedefliyoruz.
“ETKİYLE BERABER ÖLÇÜYORUZ”
Kurumsal vatandaşlık bizim için içinde bulunduğumuz toplumun gelişimi için sorumluluk üstlenmek anlamına geliyor. Bu kavramı etik değerlere bağlılık, çevresel ve sosyal duyarlılık, uzun vadeli fayda odağı ve paydaşlarımızla kurduğumuz güven temelli ilişkilerle somutlaştırıyoruz.
Sosyal sorumluluk projelerimizin etkisini ölçerken sadece niceliksel verilerle değil, toplumsal dönüşüm üzerindeki niteliksel etkilerle de ilgileniyoruz. Esas Sosyal’in yürüttüğü programlarda, bağımsız etki analizleri, katılımcı geri bildirimleri ve sosyal etki ölçümleme araçlarıyla ilerliyoruz. Bizim için başarı bir hayatı dönüştürebilmek, bir potansiyele fırsat yaratabilmek demek.
YUSUF ZİYA YÜCE I ULUDAĞ ENERJİ KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRÜ
“UMUT TAŞIYAN HER ETKİNLİK KIYMETLİ”
“Başarıyı, topluma olan katkının sürdürülebilirliğinde ve projelerin insanların günlük yaşamına nasıl dokunduğunda arıyoruz. Geleceğe dair umut aşılayan her etkinliği, küçük gibi görünen ama büyük değişimlere kapı aralayan her adımı kıymetli buluyoruz.”
Yaptığımız her işte topluma değer katmayı önemsiyoruz. Yaşadığımız şehirlerle gönül bağı kurmak, insanına, doğasına ve geleceğine katkı sunmak yol haritamızı aydınlatıyor. Güveni esas alıyor, tasarrufu benimsiyor, faydayı çoğaltmaya çalışıyoruz. Çünkü bir yere ait olmak, orası için elini taşın altına koymakla başlar. Biz de bunu samimiyetle yapmaya gayret ediyoruz.
“HAYATLARDA İZ BIRAKMAK ÖNEMLİ”
Sosyal sorumluluk projelerimizin etkisini ölçerken yalnızca kaç kişiye ulaştığımıza değil, hayatlarda nasıl bir iz bıraktığımıza bakıyoruz. Bizim için başarı bir çocuğun gözlerindeki merak ya da bir ailenin enerji tasarrufu konusunda bilinçli adımlar atmasıyla anlam kazanıyor. Örneğin çocuklara yönelik “Karagöz Gölge Oyunu ile Enerji Tasarrufu” ve “Enerjini Geleceğe Taşı” projelerle enerji verimliliğini kültürel, eğlenceli ve teknolojik yöntemlerle kalıcı davranış değişikliklerine dönüştürüyoruz. Erişim sayıları, katılım oranları ve geri bildirimler gibi somut verileri dikkatle izliyoruz. Ancak asıl kıymetli olan bu projelerin insanlarda nasıl bir farkındalık oluşturduğunu görmek. Bu nedenle nicel ve nitel verilerle değerlendirme yapıyor, her projeden öğrendiğimiz içgörülerle bir sonrakini daha etkili hale getiriyoruz. Tüm proje çalışmalarının sonunda geri bildirimi devreye alıyoruz ve bu sayede sürekli iyileştirme süreciyle ilerliyoruz. Başarıyı, topluma olan katkının sürdürülebilirliğinde ve projelerin insanların günlük yaşamına nasıl dokunduğunda arıyoruz. Geleceğe dair umut aşılayan her etkinliği, küçük gibi görünen ama büyük değişimlere kapı aralayan her adımı kıymetli buluyoruz.
“KURUM KÜLTÜRÜMÜZÜN AYRILMAZ PARÇASI”
Sosyal sorumluluk anlayışımızı dışa dönük bir faaliyet olarak değil, kurum kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bu nedenle projelerimizi tüm birimlerin sahiplenmesini önemsiyoruz. Yönetim kadromuz projelerde aktif rol alarak örnek olurken çalışanlarımız da çeşitli organizasyonlarda gönüllü destek veriyor. Eğitimden çevre bilincine kadar birçok alanda düzenlediğimiz etkinliklerde sahada yer alarak hem topluma katkı sağlıyor hem kurum içi aidiyet duygusunu güçlendiriyoruz. Sosyal etkiyi artırmanın içeriden dışarıya yayılan bir katılım kültürüyle mümkün olduğuna inanıyoruz.
“TOPLUMSAL FAYDAYI PAYDAŞLARLA BÜYÜTEBİLİRİZ”
YEŞİL DÖNÜŞÜM ORMANLARI Toplumsal faydayı birlikte yol aldığımız tüm paydaşlarımızla büyütebileceğimize inanıyoruz. O yüzden sosyal sorumluluk projelerimizi, iş ortaklarımız ve müşterilerimizle birlikte tasarlıyor, birlikte uyguluyoruz. Bunun en güzel örneklerinden biri “Yeşil Dönüşüm Ormanları” projemiz. Şirketimiz tarafında hizmetlerimizi dijitalleştirirken, bu dönüşümün çevresel etkisini doğrudan ölçen ve dönüştüren bir model geliştirdik.
MÜŞTERİLER SÜRECE DAHİL Elektronik fatura kullanımını teşvik ederek kağıt tüketimini azaltıyor, bu tasarrufu doğaya geri veriyoruz. İki milyonun üzerinde müşterimizin e-faturaya geçmesiyle yılda 40 ton kağıt tasarrufu sağlayarak müşterilerimizi sürece dahil ettik. Bu çevresel kazanımları ise “Yeşil Dönüşüm Ormanları” projesi kapsamında ağaçlandırma çalışmalarına yönlendiriyoruz. Bu yaklaşım hem paydaşlarımızla ilişkilerimizi derinleştiriyor hem toplumsal etkiyi artırıyor.
MİNE HOMRİŞ İLHAN I IPEKYOL GROUP KURUMSAL İLETİŞİM VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ
“KURUMUMUZUN SESİ VE VİCDANI OLMAYA ÇALIŞIYORUZ”
“Toplumsal faydayı sadece iletişim diliyle değil, davranışlarımızla da görünür kılıyoruz. Kurumumuzun sesi olurken aynı zamanda vicdanı olmayı da önemsiyoruz.”
Benim için iyi bir kurumsal vatandaş olmak sadece iş sonuçlarıyla değil, topluma ve çevreye sağladığımız katkılarla da sorumluluk üstlenmek anlamına geliyor. Bu, uzun vadeli bir bakış açısı gerektiriyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden eğitime, doğa korumadan yerel kalkınmaya kadar birçok başlıkta değer üretmeye çalışıyoruz. Kurumsal iletişim olarak bu vizyonu sahada hayata geçiriyor, toplumsal faydayı sadece iletişim diliyle değil, davranışlarımızla da görünür kılıyoruz. Kurumumuzun sesi olurken, aynı zamanda vicdanı olmayı da önemsiyoruz.
“BAŞARIYI DOKUNABİLDİĞİMİZ HAYATLARLA ÖLÇÜYORUZ”
Sosyal sorumluluk projelerimizin etkisini hem nicel hem nitel ölçütlerle değerlendiriyoruz. Örneğin “Çık Kozandan Aç Kanatlarını” eğitim programımızda Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğiyle yürüttüğümüz burs projesinde sadece burs verilen öğrenci sayısına değil, bu gençlerle kurduğumuz mentorluk ilişkilerinden atölye çalışmalarındaki kazanımlara kadar birçok göstergeyi takip ediyoruz.
İstanbul Maratonu’nda her yıl çalışanlarımızla birlikte Türk Eğitim Vakfı (TEV) için koşarak oluşturduğumuz burs fonunun büyümesi de bu etkinin somut bir yansıması. Başarıyı sadece sayıyla değil, dokunabildiğimiz hayatlarla, yarattığımız dönüşümle ve ortaya çıkan sosyal etkiyle tanımlıyoruz. Bizim için başarı bir öğrencinin kariyer yolculuğunda ilham verebilmek, bir kadının iş gücüne dönüşüne destek olabilmek ya da bir fidanla doğaya iz bırakabilmektir.
KAPSAYICI VE KATILIMCI YAKLAŞIM
Liderlerimizi ve çalışanlarımızı sosyal projelere dahil ederken kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşım benimsiyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimizi sadece iletişim kampanyası olarak değil, kültürel bir aidiyet alanı olarak görüyoruz. Yönetim kurulu başkanımızdan saha ekiplerine kadar herkesin dahil olabileceği açık bir yapı oluşturduk. Örneğin Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğiyle yürüttüğümüz burs projesinde çalışanlarımız, mentorluk süreçlerinde aktif görev alıyor. İstanbul Maratonu'na katılarak fon yaratıyor, saha ziyaretlerinde öğrencilerle birebir temas kuruyor. Edirne fabrikamızda kurduğumuz dayanışma odası “IMECE” gibi projeler de doğrudan çalışanlarımızın fikirleriyle şekillendi.
Bu katılımın sürdürülebilir olması için düzenli iletişim, ilham verici hikayeler ve iç iletişim platformlarımızda görünürlük sağlayarak ortak aidiyet duygusunu pekiştiriyoruz.
“DEĞER ZİNCİRİMİZİN HER HALKASINDA SORUMLUYUZ”
VİZYON Toplumsal fayda vizyonumuzu yalnızca kurum içinde değil, tüm ekosistemimize yaymayı önemsiyoruz. Bu doğrultuda sosyal sorumluluk projelerimizi tedarikçilerimiz, iş ortaklarımız ve müşterilerimizle birlikte şekillendiriyoruz.
KRİTER Yerel üreticilerle yürüttüğümüz projelerde sosyal kriterleri ön planda tutuyor, değer zincirimizin her halkasında sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz. Müşterilerimizi ise bilinçli tercihlerle bu sürece dahil ediyoruz.
HEDEF Mağazalarımızda çevre dostu alışveriş uygulamaları, dijital iletişimde sürdürülebilirlik temalı bilgilendirmeler ve toplumsal duyarlılığı artırmaya yönelik dönemsel farkındalık kampanyalarıyla etkileşim kuruyoruz. Hedefimiz, modayı yalnızca estetikle sınırlı kalmayan, topluma ve doğaya değer katan bir alan olarak konumlandırmak.
DERYA ORAL I SANOVEL İK VE KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRÜ
“DENGELİ VE DEĞERLİ BİR YAŞAM İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
“Dengeli ve değerli bir yaşam yaratıcılığı, başarıyı, mutluluğu ve eşitliği birlikte ortaya çıkarma gücüne sahip. Organizasyonumuzda özellikle bilim gücünün hakim olduğu Ar-Ge ve kalite departmanlarında kadın emeği oranının önemli ölçüde yüksek olması oldukça gurur verici.”
Sanovel’de dengeli ve değerli bir yaşam için çalışıyoruz. Başarılı ve huzurlu bir iş ortamı için en temel gerekliliklerden birinin denge olduğunu düşünüyorum. Denge, eşitlikçi yaklaşımı beraberinde getiren ve değeri de kendiliğinden ortaya çıkaran, bizim yaklaşımımızın da merkezinde bulunan sihirli bir kelime.
KADIN EMEĞİ
Dengeli ve değerli bir yaşam; yaratıcılığı, başarıyı, mutluluğu ve eşitliği birlikte ortaya çıkarma gücüne sahip. Organizasyonumuzda özellikle bilim gücünün hakim olduğu, Ar-Ge ve kalite departmanlarında kadın emeği oranının önemli ölçüde olması oldukça gurur verici. Sanovel olarak kadınların her alandaki iş gücüne daha fazla katılımı için yarattığımız ekosistemi geliştirecek uygulamaları hayata taşımaya devam edeceğiz. Şirketimizin 42 yıllık köklü kurum kültürüne, fırsat eşitliğine, çeşitlilik ve kapsayıcılığa verdiği önem, bu prestijli sertifikasyon programı ile bir kez daha kanıtlandı. FEM ailesine katıldığımız için çok mutluyuz. Kadın-erkek omuz omuza çalışarak birbirimize güç verdiğimiz, sağlıklı yarınlar için birlikte yol aldığımız bir dünya diliyorum.
“FEM SERTİFİKASIYLA TAÇLANDIK”
BAŞARILI SÜREÇ Toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımımız ve bu alandaki faaliyetlerimiz ‘Fırsat Eşitliği Modeli’ sertifikasıyla taçlandırıldı. Sanovel’de insan kaynakları stratejimizin en önemli unsurlarından biri olan eşitlik ve kapsayıcılık ilkesiyle oluşturulan tüm süreçler, bağımsız değerlendirme sürecinden başarıyla geçti.
“EŞİTLİKÇİ YAKLAŞIMIMIZ TESCİLLENDİ” Bu sertifikayla kadının iş yaşamında güçlenmesi adına yürüttüğümüz uygulamaları tescillemiş olduk. FEM sertifikası eşitlikçi yaklaşımımızın önemli bir yansıması.
ESRA İREN I PEPSICO TÜRKİYE KURUMSAL İLİŞKİLER VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KIDEMLİ DİREKTÖRÜ
“DAHA İYİ BİR GELECEĞE OLAN UMUDUMUZ YEŞERDİ”
“Dünyayı Besleyen Kadınlar’ projesi ile kadın çiftçilerimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmelerine destek olmak, kadınların toprağa erişimlerinin artmasına katkı sağlamak bizim için önemli. Her geçen gün büyüyen iş birliklerimizden aldığımız güçle kadınlarımızın ektiği tohumlar birer umut fidanına dönüşerek daha iyi bir geleceğe olan inancımızı pekiştirecek.”
Tarladan sofraya tamamen sürdürülebilir bir değer zinciri yaratılmasını desteklemek için dirençli tarım ekosistemleri oluşturmanın önemini biliyoruz. Özellikle bu konuda daha hızlı olmak ve daha fazla etki yaratmak için iş birliklerine büyük bir önem veriyoruz. Dünyayı Besleyen Kadınlar Projesi’ni depremden etkilen bölgede kadın çiftçi ve üreticilerimizi desteklemek üzere hayata geçirdik. Projemizin kaydettiği ilerleme daha iyi bir gelecek adına hepimizin umutlarını yeşertti.
PAYDAŞLARLA İŞ BİRLİĞİ
CARE’in kadınların güçlendirilmesinde üstlendiği misyon ve küçük ölçekli tarım üreticileriyle çalışma konusundaki uzmanlığı, bu projede bizim her zaman en büyük en gücümüz oldu. Adana Valiliği, Yüreğir ve Ceyhan Kaymakamlıkları, Adana İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri, Adana Büyükşehir Belediyesi, Yüreğir Belediyesi, Ceyhan Belediyesi ve Meryem Kadın Kooperatifi’ne projemize verdikleri destek ve güçlü iş birliği için teşekkür ediyorum. “Dünyayı Besleyen Kadınlar" projesi ile kadın çiftçilerimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmelerine destek olmak, kadınların toprağa erişimlerinin artmasına katkı sağlamak bizim için önemli. İnanıyorum ki her geçen gün daha büyüyen iş birliklerimizden aldığımız güçle kadınlarımızın ektiği tohumlar birer umut fidanına dönüşerek daha iyi bir geleceğe olan inancımızı pekiştirecek.
“DÜNYAYI BESLEYEN KADINLAR’I HAYATA GEÇİRDİK”
KADIN ÇİFTÇİLER Dünyanın en büyük gıda ve içecek şirketlerinden PepsiCo olarak küçük ölçekli kadın çiftçileri ve üreticileri desteklemek üzere Adana'da "Dünyayı Besleyen Kadınlar" Projesi’ni hayata geçirdik. Proje kapsamında Adana’nın Ceyhan ve Yüreğir ilçelerindeki kadın üreticiler patates, brokoli ve mısır yetiştiriciliğinde önemli ilerlemeler kaydetti. Meryem Kadın Kooperatifi ile başlatılan iş birliği sayesinde projenin uygulama süreci daha da hızlandı.
POZİTİF TARIM Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden biri olan PepsiCo’nun uçtan uca sürdürülebilirlik transformasyon stratejisi PepsiCo Pozitif’in (pep+) en önemli üç başlığından biri olan Pozitif Tarım kapsamındaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda PepsiCo Vakfı desteği ve CARE Türkiye iş birliğiyle Türkiye'de 35 milyon TL bütçeyle hayata geçirilen "Dünyayı Besleyen Kadınlar” projesiyle Adana'daki kadın çiftçi ve üreticiler destekleniyor.
HEDEF 35 BİN KADIN Proje kapsamında 450 kadın çiftçi ve üreticiye hibe sağlanıyor. Sürdürülebilir tarım teknikleri, dijital pazarlama ve iletişim teknikleri gibi eğitimler aracılığıyla toplam 35 binden fazla kadın çiftçi ve üreticinin projeden faydalanması bekleniyor. Kadınlarımızın ektiği tohumlar umut fidanlarına dönüşüyor.