2024’TE 70’İNCİ YILINI KUTLAYAN ALARKO HOLDİNG, TÜRKİYE’DE HEM TAAHHÜT HEM ENERJİ HEM DE SANAYİ SEKTÖRLERİNDE İLKLERİ VE BAŞARILARIYLA OLDUKÇA PARLAK BİR TARİHE SAHİP. GRUP ŞİMDİ ENERJİ AĞIRLIKLI İLERLESE DE TARIMI DA ODAĞINA ALDI. ALARKO HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ LEYLA ALATON, “TEKNOLOJİK GELİŞMELERDEN FAYDA SAĞLAYARAK YENİ NESİL, İYİ TARIM YAPMAYA BAŞLADIK. 2028 YILINDA 5 MİLYON METREKARE ARAZİDE 300 BİN TON ÜRETİM YAPMAYI VE DÜNYADA İLK 10’A GİRMEYİ HEDEFLİYORUZ. TOHUMDAN RAFA KADAR GIDA ZİNCİRİNİN HER AŞAMASINDA YER ALACAĞIZ” DİYOR.
SEYFETTİN BAYRAM I s.bayram@businesslife.com.tr
Alarko Holding, Türkiye’nin en köklü gruplarından biri. Grup bu yıl 70’inci kuruluş yılını kutluyor. Bu 70 yılın yarısına aktif tanıklık eden Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, odaklarına sürdürülebilirliği koyduklarını söylüyor ve yeni yatırım alanlarını buna göre şekillendirdiklerini ifade ediyor. Genel faaliyet alanlarımıza görece daha niş denebilecek tarımın, bu yeni alanların başında geldiğini söyleyen Alaton, “Dünyada hızlı nüfus artışı ve iklim değişikliği nedeniyle büyük bir gıda kriziyle karşı karşıyayız. Tarım, ülkemizin konumu nedeniyle her zaman gelişmeye açık bir sektör. Teknolojik gelişmelerden fayda sağlayarak yeni nesil, iyi tarım yapmaya başladık. Afyon ve Denizli’de aldığımız seralarda Sera Verde markası ile ürettiğimiz domateslerimiz geçtiğimiz günlerde AB akrediteli bağımsız laboratuvar analizleri sonucunda “Zero Pesticide” sertifikasını almaya hak kazandı. 2028 yılında 5 milyon metrekare arazide 300.000 ton üretim yapmayı ve dünyada bu alanda ilk 10’a girmeyi hedefliyoruz. Tarım ve gıda sanayisinde bütüncül bir zincir yaratma hedefiyle hareket ediyoruz. Tohumdan rafa kadar gıda zincirinin her aşamasında yer alacağız. Havacılık ve enerji depolama alanlarında da yatırım çalışmalarımız devam ediyor” diyor. Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, BUSINESS LIFE’ın sorularını şöyle yanıtladı:
Alarko bu yıl 70'inci yılını kutluyor. Odağınızda neler var?
CEO’muz Ümit Nuri Yıldız ve ekibi, Alarko’nun dijitalleşme ve dönüşüm sürecini olabilecek en iyi şekilde yönetiyor. Gelecek dönem stratejimiz, sayısını artırdığımız “Grup Başkanlıkları” bünyesinde yapılan bütünleşik çalışmalar çerçevesinde şekilleniyor. Alarko olarak, her anlamda sürdürülebilirliği ön plana çıkartıyoruz. Ekibimizi gençleştiriyor, yeni iş modelleri üzerinde çalışarak daha dinamik bir yapıya doğru evriliyoruz. Alarko Şirketler Topluluğu, faaliyet gösterdiği ve göstereceği tüm alanlarda çalışmalarını, kurucularının miras bıraktığı değerler ışığında sürdürecek.
Oldukça zorlu ve bir o kadar dönüştürücü bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde gündeminizin en önemli başlıkları neler?
Değişimin ve dönüşümün bu kadar yoğun yaşandığı bir konjonktürde elbette uyum yeteneği ve çeviklik kavramları ön plana çıkıyor. Bu ortamda iş liderlerinin gelişmeleri çok yakından takip edip, doğru analiz etmesi gerekiyor. Teknolojik gelişmelerin vaatleri çok büyük, hayatlarımızın çok yakın bir gelecekte büyük ölçüde farklılaşacağını öngörebiliyoruz. Bu teknolojik fırtınadan, odaklanarak işinizi ileriye taşıyabilecek olanları seçip alabilmek ve değişimin büyüsüne fazla kapılmamak önemli.
Küresel risklerin öngörülemez bir şekilde artış gösterdiği bir dönemdeyiz. Belirsizlik tüm dünyaya hakim. Siz bu dönemde ne tür fırsatlara odaklanıyorsunuz?
Alarko Topluluğu olarak odağımıza sürdürülebilirliği koyduk. Yeni yatırım alanlarımızı buna göre şekillendiriyoruz. Genel faaliyet alanlarımıza görece daha niş diyebileceğimiz tarım, bu alanların başında geliyor. Dünyada hızlı nüfus artışı ve iklim değişikliği nedeniyle büyük bir gıda kriziyle karşı karşıyayız. Tarım, ülkemizin konumu nedeniyle her zaman gelişmeye açık bir sektör. Teknolojik gelişmelerden fayda sağlayarak yeni nesil, iyi tarım yapmaya başladık. Afyon ve Denizli’de aldığımız seralarda Sera Verde markası ile ürettiğimiz domateslerimiz geçtiğimiz günlerde AB akrediteli bağımsız laboratuvar analizleri sonucunda “Zero Pesticide” sertifikasını almaya hak kazandı. 2028 yılında 5 milyon metrekare arazide 300.000 ton üretim yapmayı ve dünyada bu alanda ilk 10’a girmeyi hedefliyoruz. Tarım ve gıda sanayisinde bütüncül bir zincir yaratma hedefiyle hareket ediyoruz. Tohumdan rafa kadar gıda zincirinin her aşamasında yer alacağız. Havacılık ve enerji depolama alanlarında da yatırım çalışmalarımız devam ediyor.
İş modellerinin yenilendiği yeni dönemde sizin cephenizde nasıl bir yenileme ya da dönüşüm yaşanıyor?
CEO’muz Ümit Nuri Yıldız’ın liderliğinde, 2022 yılında bir yol haritası oluşturduk. Değişimi, dinamikleşmeyi ve dijitalleşmeyi öncelediğimiz bir strateji belirledik. Pandeminin de etkisiyle dijitalleşmeyi iş modellerimize hızla entegre ettik. Bu da bize ciddi bir esneklik ve verimlilik artışı sağladı. Değer yaratma önceliğiyle yeni faaliyet alanlarımız için sürdürülebilir yatırım alanlarına odaklandık. Kurucu felsefemizde de yer aldığı üzere doğaya, çevreye ve insana saygıyla faaliyet alanlarımızda öncü projelere imza atmaya devam etmeyi hedefliyoruz.
Kurucu felsefeye değinmişken babanızdan aldığınız en önemli öğüt neydi?
Babam, insan sevgisi, paraya güç atfetmemesi, iyilik yapmanın manevi olarak daha tatmin edici bir davranış olduğuna olan inancıyla rol modelimdi. Vizyonumu genişleten iyi bir mentordu. Rol modelinizin bu kadar iyi olması sizin de kendinizden çok şey beklemenize neden oluyor. İnsanın kendinden memnun olması, kendinden yana mutlu olması önemli bir şey. Ben de kendimle ilgili mükemmelliyetçiyim, kendime karşı acımasızım. Öyle olunca yakınımdakilerden de aynı mükemmelliyetçiliği bekliyorum. İş hayatı zorlu bir yolculuktur. Patron çocuğu olarak bu yolculuğa çıkmak çok daha zordur. Pek çok kişinin anlayamayacağı ve özdeşleşemeyeceği zorlukları vardır. Patron çocuğu olanın aile şirketinde değil, başka şirketlerde çalışarak hayata atılması ona çok daha yararlı deneyimler kazandırır. İshak Alaton’un kızı olmanın büyük avantajları kadar bazı dezavantajları da vardı.
Nasıl dezavantajlar yaşadınız?
Çıtası yüksek bir insandı, benden beklentileri yüksekti. O nedenle hep sekizinci viteste olmanız gerekiyordu, birlikte çalıştığımız ve onun benden beklentilerini bildiğim için her an tetikte olmalıydım. Hata yapmamam gerekiyordu. Sürekli daha iyi olayım diye kendimi geliştirmem beklendi. Ben aslında onun “ideal insan” projesiydim. Şimdi baktığımda ona ne kadar çok benzediğimi görüyorum. Babam gibi biriyle olmak elbette karakterime çok olumlu yansıdı. Özellikle bunların en önde geleni, ismimin saygın ve güvenilir olmasına ve sözümün arkasında durmaya verdiğim önem.
Rol modeliniz hep babanız mıydı?
Babam İshak Alaton ve annem Margarete von Proschek’in yaşam tarzları ve iş yapış şekilleri, şeffaf ve şefkatliydi. Biz o rol modellerle büyüdük. Çocuk, anne ve babanın ne yaptığına bakar, ne söylediğine değil. Ne yaptığına bakarsınız, bu söylediğinin arkasında olan bir hareketse, bu sahici bir laf olur. Bence insanları ve özellikle gençleri öğütten çok yapılan hareketler etkiliyor.
Sizin uluslararası iş birlikleri konusunda çok önemli bir geçmişiniz var. Bununla ilgili neler paylaşmak istersiniz?
Fransa, İtalya, Singapur, Malezya ve Rusya ile ilişkilerimiz çok başarılı. Fransa ile iş ilişkimin başlaması 1990’lı yıllara kadar uzanır. Fransa’nın önde gelen telekomünikasyon şirketlerinin Türkiye ile uydu iş birliği kapsamında, o zamanki şirketimde iletişim danışmanlığı servisi sunmuştuk. Ülkemizin telekomünikasyon alt yapısıyla ilgili tarihi bir projede yer almak gurur vericiydi. Sonrasında iki ülke arasında hem iş hem kültürel faaliyetlerin hep içinde oldum. Bu vesileyle 2014 yılında Fransa’nın en prestijli ve en önemli devlet nişanı olan Légion d’honneur ile ödüllendirilmek de ayrı bir gurur kaynağıydı. Sonraki yıllarda Alvimedica şirketinin İtalya’daki C.I.D şirketini satın almasıyla bu ülkeyle ilişkilerim de hızlandı. Her iki ülkede de özellikle sağlık sektöründe güzel fırsatlar bulunuyor.
İş dünyasındaki global deneyiminizi de düşününce yeni ve genç girişimcilere neler önerirsiniz?
Daha çok insani yönlerimizi düşünerek, insanların hata yapabileceğini, hatalarından dolayı kendilerine kızsalar da kalkıp yine koşmaya devam etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Hataların tekrar edilmesi hiç hoşuma gitmez, o konuda müsamaha göstermekte zorlandığımın farkındayım. Suistimal edilmeye hiç tahammülüm yok. Ama yine de insanlara, çalışan arkadaşlarıma bol bol şans verdiğimi düşünüyorum. Ekip çalışmasına inanıyorum. Liderlik ruhumdan dolayı öncülük yapmaya, rol modeli olmaya ve ekibime iyi kaptanlık yapabilmek için de elimden geleni yapmaya her zaman hazırım. Herkes önemli ve özel olmak istiyor. Çevreni böyle hissettirebiliyor musun? Asıl mesele bu.
Hataların tekrarından hoşlanmadığınızı söylediniz. Sizi siz yapan başka hangi özellikleriniz var?
İyi bir takipçiyim. Sonuç odaklı ve hızlı karar alma taraftarı bir tarzım var. Tatlı ve sert bir yönetici olduğum söylenir. Yetki ve sorumlulukların iyi anlaşılmış olmasına dikkat ederim. İletişimim çok yalın ve hızlıdır. Liderliğimi etkileyen en önemli özelliğimse vizyoner kişiliğim, rol model oluşum ve miras olarak devraldığım etik prensipler çerçevesinde çalışmamdır. Ekosistemlerde ortamı hazırlamak önemli. Bir sosyal ortama girdiğinde kenarda sessizce etrafı izlemek yerine, akıllarda kalabilecek bir varlık göstermeye odaklanmak önemli. Çünkü aslolan bir networke girmek değil, onu değerlendirebilmektir. Yaşam felsefem, “Aldığımız kararların sonuçlarına katlanmalıyız.” Bazen yanlış kararlar alsak bile onları bir öğreti olarak görüp hayatı öğrenmenin zevkini almaya devam etmeliyiz. Aynı hataları tekrarlamamalıyız. Aslında alınan karar o an için en doğrusuydu.
İş-yaşam dengenizi nasıl kuruyorsunuz? Örneğin güne nasıl başlarsınız?
Her gün 6.30-7.00 gibi kalkarım. Toplantım erken değilse 08.00-09.00 arası yürürüm. Disiplinli olmak çok önemli. Günümü son derece verimli kullanırım. Önceliklerimi belirler, günümü ona göre planlarım. Önceliklerimizi bildikten sonra iş ve yaşam dengesini sağlamak hiç zor değil.
Çocuklarınız Alp Atlas ve Efe Eros ile iletişiminiz nasıl?
Ben en büyük eğitimimi, çocuklarımı yetiştirmekten aldım; bunu hiçbir şeye değişmem. Çocuklarımla arkadaş değilim, zaten arkadaşları var. Kendim için hep “tatlı sert” derim. Zaten Efe Eros 6 yaşındayken “Nasıl bir anneyim?” diye sorduğumda “Sen, çok şans veren bir annesin” demişti. Realist ve netim. Sert gözüktüğümü anlıyorum. Düşündüğünü karşımdakini kırmadan, üzmeden ve kişiliğine saldırmadan konuşmak, bana doğal geliyor. Onlara, çok küçük yaşlarından beri “kararlarınızın sonuçlarına katlanmak durumundasınız” derim. Hayat bir karar verme serüveni aslında. Kararlarımızdan kendimiz sorumluyuz. Anneyi ve babayı suçlayan çok evlat var. Onlar hep, kurban rolünü seçenler! Bunu ben seçmiyorum ve çocuklarımın da seçmesini kabul etmiyorum. Onlara bunu öğretmeye çalışıyorum. Çocuklarımı kadın-erkek eşitliği konusunda feminist yetiştirdim. Kız arkadaşlarından teşekkür alıyorum. Hayatlarına giren kadınların teşekkürünü bekleyeceğim; eğer benim büyüttüğüm gibi zarif, hassas ve eşitlikçiyseler.
Çocuklarını dahi feminist yetiştirmiş biri olarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin iş dünyasında nasıl sağlanabileceğini düşünüyorsunuz?
Yönetim kademelerindeki kadın sayısının artması, toplumdaki yanlış algıların değişmesinde önemli bir rol oynayacak ve algısal normalleşmeyi hızlandıracaktır. Kaldı ki, kadınlarla çalışan işletmelerin daha verimli bir ekosistem oluşturdukları yadsınamaz bir gerçek. Başarılı, esnek ve kendini güne adapte edebilen organizasyonlarda kadın yöneticilerin fazlalığı ve ortaya koydukları başarılar kendini hissettiriyor. Bugün şirketlerin önceliklerinde “müşteri memnuniyeti” üst sıralarda. Kadının yönetim kademesinde olduğu şirketlerde bu memnuniyet, çok yüksek bir seviyede. Burada kadınların kendileriyle beraber başkalarını da düşünerek hareket etmesi, temel itici güç.
Kadın girişimciler için bir rol modelsiniz. Onlarla neler paylaşmak istersiniz?
Yeni işe atılanlar, çok uluslu şirketlerde ilk tecrübelerini yaşarsa standartları dünya çapında olur. Çok tavsiye ederim. Girişimcilik sadece bir fikirle olsaydı kolay olurdu. O fikrin hayata geçmesi için en azından sürdürülebilir bir finans gücü gerekiyor. Tecrübesi olmayan bir kadının, yediği darbelerle ayakta kalması veya ileri gitmesi zor olabiliyor. Silikon Vadisi’ne benzer şekilde, girişimcilik fikirlerini destekleyici, işi bilen uzmanlara ve bu fikirlerin büyüyüp yeşermesine imkan veren bir ekosisteme gereksinim duyuluyor. O da ülkemizde yeni yeni gelişiyor.
Sanatın hayatınızda kapladığı yer hakkında neler söylersiniz?
Koleksiyoner olduğumu söylüyorlar ama ben ona “bir seçki” diyorum. Koleksiyonumda da seçimlerimi, hayatımda olduğu gibi kimsenin tesiri altında kalmadan yaptım. Hikayesi de benim için önemli. Mesela ofisimdeki eserlerden bazılarını Mor Çatı Derneği yararına yapılan bir müzayededen aldım. Çalıştığım ortamda renkli, evde siyah-gold renklerden oluşan bir seçkim var. Çünkü ofisim, benim yukarıda olduğum, beni diri yapan bir yer. Evdeyse yumuşayıp dozu indiriyor volume’ü azaltıyorum. Sanat, müthiş bir şekilde duyguları harekete geçiriyor. Benim koleksiyonerliğim üniversiteden mezun olduğumda, anneme çok hoşuma giden bir sanat eserini aldırmakla başladı. Ünlü bir Art Deco sanatçısı olan Fransız Erté’nin eseriydi. Seneler içinde farkındalığım arttı. Son 10 yıldır yoğunlaştığım koleksiyonum için vakit ve bütçe ayırmak gerekiyor. Başlı başına bir iş ve ben de aslında sıradan bir koleksiyonerim. Çalışma hayatım da çok yoğun. Daha çok hoşuma ne gidiyorsa, neyle yaşamak istiyorsam, o eserleri toplayanlardanım. Belli bir periyodun ve belli bir sanatçının, akımın, ekolün koleksiyonunu yapmıyorum. Koleksiyonerliğe herkes farklı bir açıdan yaklaşıyor. Kimileri gösteriş, kimileri yatırım yapmak için eser alıyor. Her konuda olduğumu gibi bunda da anarşist ruhluyum. Beni eğiten şey, hep sanat oldu. Hayatınızdaki, iş dünyanızdaki bir sürü problemi sanatla çözebilirsiniz.
“İLETİŞİMİ DEMOKRATİKLEŞTİRDİ”
SOSYAL MEDYA Sosyal medya, iletişimi demokratikleştirdi, homojenleştirdi ve insanları birbirine yaklaştırdı. Hatta bazı durumlarda fazla yaklaştırdı ama önemli değil. Çünkü istediğiniz yerde hemen o bariyeri çekip kendinizi koruma alanınıza alabiliyorsunuz.
“HIZI SEVİYORUM” Sosyal medya merakımın ilk nedeni sekizinci viteste olması; hızından dolayı seviyorum. İkincisi, eğitim ve öğretim platformu. Güzelliklerin paylaştıkça artacağını düşünüyorum ve hayatım boyunca da öyle olduğunu gördüm. Çok güzel, çok değerli insanlar tanırken, çok ummadık dostluklar oluşabiliyor.
ALARKO'NUN YOL HARİTASI
1- 70 yaşında bir kurumun, duayen kurucularının değerlerine bağlı kalarak aynı zamanda bu kadar yenilikçi ve dinamik olması bizim için bir gurur kaynağı.
2- CEO’muz Ümit Nuri Yıldız ve ekibi, Alarko’nun dijitalleşme ve dönüşüm sürecini olabilecek en iyi şekilde yönetiyor.
3- Gelecek dönem stratejimiz, sayısını artırdığımız “Grup Başkanlıkları” bünyesinde yapılan bütünleşik çalışmalar çerçevesinde şekilleniyor.
4- Ekibimizi gençleştiriyor, yeni iş modelleri üzerinde çalışarak daha dinamik bir yapıya doğru evriliyoruz.
5- Teknolojik gelişmelerin vaatleri çok büyük, hayatlarımızın çok yakın bir gelecekte büyük ölçüde farklılaşacağını öngörebiliyoruz.
6- Bu teknolojik fırtınadan, odaklanarak işinizi ileriye taşıyabilecek olanları seçip alabilmek ve değişimin büyüsüne fazla kapılmamak önemli.
7- Alarko Topluluğu olarak odağımıza sürdürülebilirliği koyduk. Yeni yatırım alanlarımızı buna göre şekillendiriyoruz.
8- Teknolojik gelişmelerden fayda sağlayarak yeni nesil, iyi tarım yapmaya başladık. 2028 yılında 5 milyon metrekare arazide 300 bin ton üretim yapmayı ve dünyada bu alanda ilk 10’a girmeyi hedefliyoruz.
9- Tarım ve gıda sanayisinde bütüncül bir zincir yaratma hedefiyle hareket ediyoruz. Tohumdan rafa kadar gıda zincirinin her aşamasında yer alacağız.
10- Havacılık ve enerji depolama alanlarında da yatırım çalışmalarımız devam ediyor.
“GELECEĞE DEĞER YARATMAYI HEDEFLİYORUZ”
ÖNCÜ PROJELER Alarko Topluluğu olarak yayınladığımız sürdürülebilirlik raporunda da yer alan mottomuz “Geleceğe Değer”. Biz sadece bugünü değil, yarının dünyasını da düşünerek, değer yaratmayı amaçlıyoruz. Sahip olduğumuz sorumluluk ve kalite bilincini faaliyet gösterdiğimiz her alana taşımak bizim için çok önemli. Felsefemizde de yer aldığı üzere doğaya, çevreye ve insana saygıyla faaliyet alanlarımızda öncü projelere imza atmaya devam etmeyi hedefliyoruz.
EŞİT KATILIM Sosyal alanda her zaman olduğu gibi eğitimi ve kadının iş hayatına eşit katılımını destekleyen projelerimizi sürdürmek, içeride de kadın çalışan oranımızı ve kadın yönetici oranımızı yükseltmek için çalışıyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılı özelinde başlattığımız ve Türkiye genelinde 100 genç kadın öğretmen adayına burs ve tamamlayıcı eğitimler verdiğimiz “Cumhuriyet’in Geleceği Genç Öğretmenler” projemiz bizi heyecanlandıran bir proje oldu.
GİRİŞİMİN ÖNCÜLERİ Yine Habitat Derneği ile yürüttüğümüz ve ikinci yılına girdiğimiz “Girişim Öncüleri” kadın girişimciliği destek programı da hedeflediğimiz kadına destek alanında önem verdiğimiz bir diğer projemiz.