CANAN ERCAN ÇELİK I BUSINESS LIFE YAZARI
Sözleşmeden buluşuverir kırık kalpler
Anlatılmaz ama oradadır bütün dertler
Gönül kırgınlıkları, hayat haksızlıkları
Kader yalnızlıkları çeken bütün kalpler
Söz ve müziği Candan Erçetin’e ait ‘Kırık Kalpler Durağında’ şarkısı bu sözlerle başlar, hatırlarsınız sanırım. Şarkının devamında kırılmış kalplerin, aşkların, yanlış kararların acısını çekenlere, dost ihanetlerine uğramışlara, hayatın sillesini yemişlere ait olduğu anlaşılır.
Kalbimin çok kırık olduğu bir zamana denk geldi bu şarkı, ülkesinden, memleketinden yana kalbi bu denli kırılabilir mi insanın? Kırılıyormuş işte. Üstelik her seferinde daha derinden.
Bu sefer ıssız değil ama içim. Şehir yalnızlığı deyip kenara çekilmeyenlerin, dertlerine derman arayıp sözleşmeden buluşanların, huzurlu, güvenli, adil,
hakça, aydınlık bir gelecek arayanların, şarkıdaki deyimle ‘kırık kalpler durağında inip, eteklerindeki taşları döktükleri, yılların yorgunluklarını attıkları’ zamanlardayız.
İstiklal, istikbal ve hürriyet, her şey adaletle kaimdir.
Mustafa Kemal Atatürk
KIYMAYIN GENÇLERE!
En önde gencecik kalpler var. Apolitik sandığımız, apati(*) ile hayatlarını sürdürdüklerini varsaydığımız gençler. Siyaset Bilimci Doç. Dr. Berk Esen gençlerin politik kimliklerini geleneksel ve partizan kimliklerden farklı geliştirdiklerini, ideolojik duruşları ile kimlik vurgularının çok daha eklektik olduğunu, aynı anda birbirinden farklı ve zıt görünen kimlikleri bir arada taşıyabildiklerini, siyasi görüşlerinin çok daha az köşeli olduğunu belirtiyor. Gelecek kaygısı, ekonomik zorluklar, işsizlik ve benzeri problemleriyle birlikte, ortak endişeler, sıkıntılarla var olan düzene, gidişata tepki gösteriyorlar diyor.
Bu kuşak ve ortaya koydukları irade toplumsal bir dönüşüm, gelişim fırsatı yaratabilir.
Ancak, dinlemek, anlamak yerine buyurgan ve kutuplaştırıcı bir dille, sadece bizim bildiğimiz, dediğimiz ısrarında olursak, orantısız güç kullanıp sindirmeye çalışırsak, hatta kriminalize edersek, zekalarına, mizah anlayışlarına, cesaretlerine şapka çıkarmak yerine şiddet ve yargı baskısı ile terbiye etmeye çalışırsak, provokatif hikayelerle itibarsızlaştırma yoluna gidersek büyük bir fırsatı ıskalamış oluruz. Annelerin ahını almak ve vicdanları yaralamak da büyük bedel olur. Kıymayın gençlere!
“Bütün ümidim gençliktedir.”
Mustafa Kemal Atatürk
BU KADARI DA OLMAZLARIN ÖTESİ HAYATA GEÇİYOR
Trump gibi popülist otokratların seçim kazandığı, dünyanın süper gücü konumundaki ABD’nin günbegün ‘Rekabetçi Otoriter Rejim’e dönüşümünün tartışıldığı bir zemindeyiz. Her coğrafyada, hemen her toplumda, ‘uzak ihtimal’, ‘yok yok mümkün değil’, ‘bu kadarı da olmaz’ dediklerimizin ötesinin kat kat hayata geçtiği olaylar dizinini izliyoruz. Bizim için ise Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girmişken, rekabetçi öğelerin ne denli ortadan kalktığı, otokrasi öğelerinin varlığı ve seviyelerinin değerlendirildiği görülüyor. İnanın aklım almıyor. Çetin Altan’ın ‘hayal ettiğim ülke bu değildi’ sözü belleğimdeyken kalbim yine en derinlerinden kırılıyor.
İZİNDEN GİDİLİR
Böyle dönemlerde, çıkış yollarını, direnmeyi, dayanmayı, ortaya bir irade koymayı sağlamak üzere en temel rehber ve kaynak Atamız, Mustafa Kemal Atatürk benim için. Gençlere şöyle sesleniyor:
“Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.”
Hem de onlardan güç alıp, geleceğimizi de onlara emanet ediyor:
“Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.”
Sözünün üzerine söz söylenmez, izinden gidilir.
(*)Apati :İlgi, coşku, endişe gibi duyguların eksikliğine bağlı olarak, kayıtsız, umarsız, duyarsız olma durumu