GELECEĞİ TASARLAMAK

CANAN ERCAN ÇELİK I BUSINESS LIFE YAZARI

"Cumhuriyet değerlerine, bilimselliğe ve çağdaş eğitim normlarına uygun hale getirilmeden uygulamaya alınacak bir müfredat, çocuklarımızın geleceğine ve kalkınma hedeflerimize katkı sağlamayacaktır. Toplumsal ve ekonomik gelişmemiz için 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesiller yetiştirmeliyiz." TÜSİAD

Millî Eğitim Bakanlığının müfredat taslağını kamuoyunun tartışmasına açtığı süre bitti. Müfredat değişikliği gibi son derece kritik bir konuyu topluma sunma, görüş isteme, mutabakat sağlama gibi bir sorumluluk ya da ihtiyaç yokmuş gibi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının onay sürecinden geçen "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"ni onayladı.

İlginç bir şekilde, MEB sitesi sadece bireysel fikirlerin yazılmasına imkan tanıyordu, Kurumların taslak üzerindeki incelemeleri, kapsamlı değerlendirmeleri ancak sivil toplum kuruluşunun uzman ya da yöneticileri bunların kişisel görüşleri olduğunu beyan ederse sisteme entegre olabiliyordu.

Ama zaten niyet gerçekten ortak akılla, katılımcı esasla geliştirilmiş bir program olsa askıda kalma süresi bir hafta gibi manasız bir dönemle başlatılmaz ya da ‘mış’ gibi yaparak iki haftayla sınırlı tutulmazdı. Yine de durumdan vazife çıkaranların olağanüstü çabasıyla yeni müfredat taslağı 1 milyon 662 bin 780 kez görüntülenmiş ve hakkında 67 bin 284 görüş ve öneri verilmiş. Öyle ki bu görüşlerin üçte biri ortak metne, altıda biri okul öncesi eğitim programına yönelik olarak iletilmiş. Ortak akıl ve çağdaşlık ölçütlerinden uzak şekilde ilerletilen programın önümüzdeki eğitim yılında uygulanması için hiçbir şekilde yeterli zaman olmaması da ayrıca önemli. Onaylanan programda bu görüşlerin ne denli entegre olduğu, revizyonlarla, çıkarımların ne olduğu tıpkı hazırlık aşamasındaki şeffaf olmayan düzen ve akış gibi meçhul. Ancak, gidişat meçhule değil.

Yeni Maarif Modeli’nden önce de sorunlar yumağının içindeydik. Eğitim politikalarında süreklilik ihtiyacı, fırsat eşitsizlikleri, okullar arası imkan farklılıkları, hane halklarının eğitime ayırdığı kaynakların giderek artması, öğretmenlerin güçlenmesi, planlama ihtiyaçları, bütünün eğitim çıktılarına olan olumsuz etkileri ve benzeri temel problemler devam etse de yeni program hepsinin önüne geçti.

ÇAĞDAŞ VE MAKUL MÜ?

Yeni müfredatta yüzde 35 oranında seyreltme yapılırken bileşen sayısının azaltıldığı okul öncesi eğitim müfredatının, her bir alanda ortalama yüzde 50 oranında sadeleştirildiği belirtiliyor. Böyle söylenince çağdaş ve makul gözüken düzenlemenin özü ise bambaşka!

Prof. Üstün Ergüder milli eğitimi Cumhuriyet’in ulus ve kültür inşası bağlamında ele aldığı Yetkin Report’ta yayınlanan yazısında bize bir soru yöneltiyor: “Geriye bakıp 100 yıl evvel yapılanlarla ve değerleriyle boğuşmak mı? Yoksa kazanımlarımızın bir muhasebesini yapıp, üzerine bir şeyler koyarak önümüze bakmak, ileriyi tasarlamak mı?”

Ve ardından ekliyor: “Hepimiz çocuklarımıza çağdaş eğitim vermek ve bu eğitimi her bireyimize yaymak derdindeyiz. Ancak ‘çağdaş eğitim’ günümüzde her geçen gün büyük bir hızla kalıp değiştiriyor. Giderek artan bir hızla değişiyor. Bilimde, teknolojide gelişmeler baş döndürücü. Bu hıza nasıl yetişeceğimizi topluca düşünmek yerine ‘milli değerler eğitimi’ ile uğraşıyoruz. Şimdiye kadar edindiğimiz kazanımları zaman zaman yerle bir ediyoruz. Boğaziçi Üniversitesi örneğinde olduğu gibi.”

Başlığıyla dahi geçmişle çatışmayı ortaya koyan ve ideolojik “Türkiye Maarif Modeli” ile bir yere varamayacağımızın, eğitimde çağı yakalamanın evrensellikten geçtiğinin,

ancak evrensel bilimsel değerlere dayanarak inşa edeceğimiz bir eğitim sisteminin “milliye” gerektiği gibi hizmet edebileceğinin altını çiziyor ve “Eğitimi katılımcı bir ortamda toplu olarak düşünmek ve sistemi siyasi ve ideolojik çekişmelerin dışına taşımanın zamanı gelmiştir” şeklinde net tavrını ortaya koyuyor.

Hepimiz bu meseleye sahip çıkmak, bu soruları kendimize sormak ve aydınlık, çağdaş bir gelecek için tavır alma noktasında değil miyiz? Değiliz der, üzerimize vazife almazsak, çocuğun iyiliği için eğitim, yaşına uygun şekilde neyi, nasıl öğrenebilir, evrensel, eleştirel düşünmeyi bilen nesiller nasıl yetişebilir gibi bir meselemiz de yok demektir. Gelecek hayalimiz, kaygımız da olmaz. “Bizim için iyi!” olanı yaşar, ontolojik, epistemolojik, zamansal ve aksiyolojik bütünlüğe sahip gençlerle meçhul olmayan bir geleceğe yol alırız.

BUSINESS LIFE